DRAMA

Oyun ve çocuk, bir elmanın iki yarısı gibidir. Oyun, çocuğun ekmeği, suyu, oksijenidir. Bir çocuğun duygularını, aklından geçenleri, yaşama dair görüş ve çıkarımlarını en doğru oyunlarından okursunuz. Oyunların içine bir de sanatsal yaklaşımlar eklenirse işte o zaman çocuk için fiziksel, zihinsel ve sosyal gelişimini müthiş bir biçimde destekleyen, benzersiz bir keşif fırsatı yaratmış olursunuz. İşte bu noktada devreye oyun ve sanatın birleştiği en etkileyici ve en keyifli alanların başında gelen yaratıcı drama girer.

 

Yaratıcı Drama yaşayarak ve yaparak öğrenme yolu olarak da tanımlanabilen yaratıcı drama etkinliklerinde çocuklar bilişsel, duyuşsal ve fizyolojik becerilerini geliştirebilecekleri harikulade bir zemin kazanırlar. Oyun ve doğaçlama temeline dayalı çalışmaları kapsayan çocuklar için yaratıcı drama eğitimi ile geleceğin, sosyal iletişimi güçlü,özgüveni yüksek, kendini ifade edebilme yeteneği gelişmiş, yaratıcı, dışa dönük, uyumlu bireylerinin temelleri atılır.

Kural ve zorunluluklardan arınmış yaratıcı drama etkinliklerinde herhangi bir başarı beklentisi yoktur. Çocuk bu etkinlikler esnasında eleştirilme kaygısından uzaktır, olabildiğince özgür bir hareket ve üretim alanına sahiptir. Bu sayede sınırsız bir yaratıcılığa ve kendini ifade etme imkanına kavuşur.

Yaratıcı drama yaşantıya dayalı, aktif, etkileşimli, sosyal ve duygusal bir öğrenme sürecini tanımlar. Çocuğun gelişimini her anlamda destekleyen, başlı başına bir eğitim alanı olma özelliği taşır. Çocuğu merkeze alan yaklaşımı sayesinde çocuğun birebir etkinliğe hakim olmasını, süreci yönetmesini, aktif ve etkin bir özne haline gelmesini sağlar. Bu yolla çocuk başta kendini ve duygularını keşfeder, sınırlarını tanır, parçası olduğu dünyayı daha iyi anlamlandırır.